2010’lu yıllardan bu yana teknoloji, bilgisayarlardan ve telefonlardan çıkıp her gün yanımızda taşıdığımız hatta taktığımız nesnelerle buluştu. Saatlerimiz, bilekliklerimiz, gözlüklerimiz ve yüzüklerimiz artık teknolojik. Peki bu giyilebilir teknolojiler hayatlarımızı kolaylaştırırken hayatlarımızı mahvedebilecek bir güce sahip olabilir mi?
Giyilebilir teknolojiler ve gizlilik
Giyilebilir teknolojilerin geçmişi, bu günü ve geleceği
Giyilebilir teknoloji dediğimizde birçoğumuzun aklına akıllı saatler, bileklikler geliyor. Ancak bu teknolojilerin geçmişi biraz daha eskilere dayanıyor, 1961’lere…
Richard Feynman isimli bir girişimci, takvimler 1961’i gösterirken o zamanlar “giyilebilir bilgisayar” olarak isimlendirilen bir cihaz geliştirdi. Ancak bu ürün, bildiğimiz giyilebilir teknolojilerden çok uzaktı. Saat ve radyoyu birleştiren bir bileklik olan bu ürünün ne internet bağlantısı vardı ne de mikroişlemcisi.
Yaklaşık 40 yıl ileriye gittiğimizde ise Nike’ın 2001’de tanıttığı FuelBand isimli fitness takip cihazı karşımıza çıkıyor. Attığınız adımları ve yaktığınız kalorileri takip edebilen bu cihaz, akıllı saat ve bilekliklerin adeta atası. Bu günlerde adını sıkça duyduğumuz akıllı bileklik üreticisi Fitbit’in ilk bilekliği Flex, 2009’da tanıtıldı.
2012 yılında ise kritik bir adım Google’dan geldi. Google Glass, dünyanın ilk artırılmış gerçeklik deneyimini sunan bir gözlük olarak tanıtıldı. Her ne kadar başarılı bir ürün olmasa da giyilebilir teknolojilerin bildiğimiz evreye gelmesini sağlayan ürünlerden biri oldu.
2014’te Apple Watch, 2016’da Samsung Gear S3 ve 2018’de ise ilk akıllı yüzük Oura Ring tanıtıldı. 2021 ise gözlüklere kamera ve kulaklık özellikleri ekleyen ürünler tanıtıldı. İlk adımı Bose, Frames Soprano ile atarken sonrasında Ray-Ban ve Meta iş birliği ile Ray-Ban Stories duyuruldu.
Günümüze geldiğimizde ise Apple ve Quest gibi şirketler artırılmış ve sanal gerçekliği birleştiren karma gerçeklik deneyimini sunuyor. Karma gerçeklik gözlüklerinin üzerindeki onlarca kamera mevcut. Tıpkı akıllı gözlüklerde olduğu gibi. Ve bu da gizlilik ve güvenlik endişelerinin fitilini ateşliyor.
Giyilebilir teknolojiler güvenli mi?
Gözlüklerin üzerindeki kameralar, bileklik ve saatlerin sensörleri ve çok daha fazlası inanılmaz büyüklükte veriler topluyor. Üstelik kullandığımız her gün. Toplanan veriler diğer akıllı cihazlar ve diğer uygulamalarla paylaşılıyor. Tabii bunların tamamı kullanıcıların onayı doğrultusunda gerçekleşiyor.
Siber saldırıların her geçen gün arttığı zamanlarda bu kadar çok kişisel verinin toplanıp depolanıyor olması çok büyük bir güvenlik ve gizlilik açığı oluşturuyor. Kötü amaçlı kişilerin giyilebilir cihazlara saldırı yapabileceği birçok farklı alan var. Peki cihazlarımız nerede yetersiz kalmaya başlıyor?
Giyilebilir teknolojilerin en riskli alanları
Bahsettiğimiz siber saldırılar, birçok farklı noktada gerçekleştirilebiliyor. Cihazınıza erişmek bunlardan yalnızca bir tanesi. Verilerinizin depolandığı sunucular, bağlantı için kullanılan protokoller gibi farklı noktalarda saldırılar gerçekleştirilerek kullanıcı verilerine sınırsız erişim sağlanabiliyor.
- Bluetooth: Düşük enerji tüketimi sebebiyle giyilebilir teknolojileri akıllı telefonlara bağlayan teknolojide yıllar geçtikçe birçok farklı açık tespit edildi. Her ne kadar bu açıklar kapatılmaya çalışılsa da halen dahi yakınınızda bulunan saldırganlar, cihazlarınıza erişip bilgilerinizi ele geçirebiliyor.
- Yazılım: Giyilebilir teknolojilerin çalışmasını sağlayan yazılımlar ne kadar özenle hazırlanmış olursa olsun bazı eksiklere sahip olabiliyor. Her fırsatta gizliliği ön plana çıkartan Apple’ın yazılımlarında dahi dönem dönem güvenlik açıkları olabiliyor. Bu güvenlik açıkları, kullanıcıların güçsüz şifreler ve zayıf kimlik doğrulama yöntemleri ile birleştiğinde büyük bir risk barındırabiliyor.
- Uygulamalar: Az önce de bahsettiğimiz gibi giyilebilir teknolojilerin topladığı veriler, farklı uygulamalara gönderilerek orada işleniyor. Kullandığımız giyilebilir teknolojiler güçlü güvenlik önlemlerine sahip olsalar dahi uygulamaların kötü yazılımı ve güvenlik açıkları nedeniyle verilerimiz kötü amaçlı kişilerin eline geçebiliyor.
- Sunucular: Bulut tabanlı sistemler; cihazların konumları başta olmak üzere neredeyse tüm verileri içerisinde barındırıyor. Yukarıdaki diğer noktalardan herhangi bir saldırı gerçekleştirilmese bile sunuculara yapılacak olan saldırılar, verilerin tamamını ele geçirmeyi sağlayabilir.
Gizliliğinizi güvenceye almak için öneriler
- Güvenilir markaların giyilebilir teknolojilerini tercih edin.
- Gizlilik ve güvenlik ayarlarınızı düzenli olarak kontrol edin.
- Çift faktörlü kimlik doğrulama sistemlerini kullanın.
- Yazılım güncellemelerini aksatmayın.
- Herkese açık, şifresiz Wi-Fi ağlarını olabildiğince az kullanın.