Elektrikli otomobil satışları neden düşüyor? - upcorn

Elektrikli otomobil satışları neden düşüyor?

Elektrikli otomobil satışları neden düşüyor? Üstelik sadece ülkemizde değil, tüm dünyada!

Dijital dönüşüm hayatın her alanına etki göstermeye devam ederken araçlar da bundan nasibini alır. Öyle ki kayıtlara göre 2022 yılında tüketiciler dünya çapında elektrikli araba almak için 400 milyar dolar harcadı.

Amerika Birleşik Devletleri’ne bu yıl itibariyle 1 milyondan fazla elektrikli araç dahil oldu. 2020 – 2023 yılları arasında elektrikli araba satışlarında kayda değer artışlar gözlemlense de son zamanlarda satışların azalmasından söz ediliyor. Özellikle bu pazarda %60 gibi büyük bir dilime sahip olan Çin, yavaş yavaş bu payını daraltmaya başlıyor. Peki bu durumu nasıl okumalıyız?

Reklam

Çevreci olması, karbon emisyonunu azaltması ve sürdürülebilir yazılımlarla çalışması; elektrikli araçlara her çevreden ilgi toplayan bir etki yarattı. Petrol ofislerinin elektrikli arabalar için şarj istasyonlarını dahil etmesi insanların şarj kaygısını azaltmaya başladı.

Her ne kadar olumlu tarafları ön planda olsa da özellikle batarya konusunda henüz tam oturmayan gelişmelerden söz edebiliriz. Ayrıca kullanıcılar elektrikli araçların diğer araçlara göre darbelere karşı savunmasız olduklarını belirtiyor. Bunda en büyük etken içerisinde daha az parçanın yer alması olabilir. 

Aşağıdaki başlıklar çerçevesinde elektrikli araba satışlarının neden azaldığını ve üretime bu durumun nasıl yansıdığını ele alıyoruz:

  • Elektrikli araba nedir? Nasıl çalışır?
  • Elektrikli araba satışları globalde ve Türkiye’de nasıl bir noktada?
  • Elektrikli araba satışlarının globalde azalmasında 7 etken
  • Elektrikli araçları gelecekte neler bekliyor?
  • Elektrikli araç üreten firmalar

Elektrikli araba nedir? Nasıl çalışır?

Elektrikli araba (electric vehicle: EV), elektrik motorundan güç alarak çalışan bir taşıttır. Bu taşıt, dizel ve benzinli otomobillerden farklı olarak batarya ve pil setleri ile çalışır. Bu taşıtların güç kaynağının yenilenebilir enerji kaynaklarından gelmesi, doğa için zararsız ve çevreci bir alternatif olmasında etkili. Dolayısıyla birçok kullanıcı bu çevreci taşıtlara karşı ilgi geliştirir.

Elektrikli arabaların çalışma düzeni kullanıcılar tarafından merak edilebilir. Bu noktada aracın çalışması için motorun ihtiyaç duyduğu bir güç vardır. İlgili güç, bataryada depolanan elektrik enerjisinden gelir.

Özellikle geleneksel otomobillerde yakıtın yanması ile enerjinin sadece %25’i kullanılabilir. Bu noktada elektrikli araçlar gücün tamamını kayıp olmadan saklayabilir. Bunu sağlamalarındaki etken ise doğrudan alternatör olan motorlardan kaynaklıdır. Herhangi bir ileticiye gerek duymadan elektrik enerjisi oluşturabilir. 

Elektrikli araba satışları globalde ve Türkiye’de nasıl bir noktada?

Yapılan bir araştırmaya göre tamamen elektrikli ve plug-in hybrid (PHEV) araçların satışları 2022’de %60, 2023’te ise %31 artış gösterdi. Bu araştırmayı incelerken satışların ciddi anlamda düştüğünü düşünebilirsiniz.

Aslında araştırma veri yöneticisine göre bu gibi pazarlarda beklenen bir durum. Yani her yıl iki katına çıkan bir satış gözlemlemek doğru bir beklenti olmayabilir. 2024 yılında ise elektrikli modellerde beklenen artışın %25 ile %30 arasında olacağı öngörülüyor. 

Globalde durum böyleyken Asya, Avrupa ve ABD için farklı verileri gözlemlemek mümkün. Özellikle elektrikli araç satışları için Türkiye’nin nasıl bir konumda olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Bölgesel olarak veriler şu şekilde:

Türkiye’de elektrikli araç satışları

  • Türkiye için 2022 ile 2023 verilerinin karşılaştırılması ile 2023’ün ilk çeyreğinde EV piyasasında %251’lik bir büyümenin olduğu gözlemlenir. 
  • Çeyrekler arasında bu karşılaştırmanın yanı sıra genel itibariyle ise %844’lük bir artış söz konusu. 
  • 2023 Ocak ayında 1071 adet elektrikli araç satılırken 2024 Ocakta 3 bin 973 adet araç satıldı.

ABD’de elektrikli araç satışları

  • ABD ve Kanada’daki elektrikli araç satışları 2023’te bir önceki yıla göre %50 artış gösterir
  • Piyasa olarak ise 2023’ün ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre %64 büyüme vardır
  • Ayrıca Norveç 2023 yılında BEV’ler için %72 ve PHEV’ler için %7 ile en yüksek elektrikli araç pazar payına sahiptir. Bu noktada Çin %33,9, Avrupa %21,4 ve ABD %9,4 paya sahipti.

Asya’da elektrikli araç satışları

  • Çin’de elektrikli araç satışlarında 2023’ün ilk çeyreğinde bir önceki yılın ilk çeyreğine göre %15 artış gözlemlendi. 
  • Japonya’da ise 2023 ilk çeyreği için %48’lik bir artıştan söz ediliyor. 
  • Güney Kore’de 2023’ün ilk çeyreğinde %34’lük bir artış var
  • 2024 yılının ilk iki ayında ise Çin’deki elektrikli araçların satışları %37,5 artış gösterdi. Çin’deki bu artışın etkisiyle Tesla, Çin bazında üretimi azaltmaya karar verdi.

Avrupa’da elektrikli araç satışları

  • 2024 Ocak ayı itibariyle Avrupa’daki elektrikli araç satışları, 2023 Ocak ayı ile kıyaslandığında neredeyse %30 oranında bir büyüme kaydeder. 
  • Bu noktada karşılaştırma yapmak açısından benzinle çalışan araçlarda %2,8 ve dizelle çalışanlarda ise %5,4 büyüme vardır.

Elektrikli araba satışlarının globalde azalmasında 8 etken

Elektrikli otomobil satışları her ne kadar yıldan yıla artış gösteriyor olsa da son veriler bu artışın azaldığını gösteriyor. Bu noktada akıllarda satışların azalmasındaki etkenlere dair soru işaretleri oluşabilir. Elbette tek bir etkiden söz etmek mümkün değil.

Kullanıcıların bu araçları satın almasında birden fazla motivasyon olduğu gibi almamasında da nedenler var. Bu noktaları inceleyerek globalde satışların azalmasındaki etkenleri değerlendirebiliriz.

  1. Şarj istasyonlarının yetersiz kalması
  2. Geleneksel otomobillerden farklı olması
  3. Menzil konusunda endişelerin yaşanması
  4. Hedeflenen gruba araçların ulaşması
  5. Globalde ekonomik dalgalanmaların yaşanması
  6. Batarya üretiminin canlılar ve çevre açısından tehlikeli olması
  7. Yeniden satış değerinin belirsiz olması
  8. Sıcak ve soğuk iklimlerle uyumlu olmaması

1. Şarj istasyonlarının yetersiz kalması

Türkiye’de elektrikli otomobillere karşı ilgi artsa da satışlarda şarj istasyonlarının yeterli olmaması önemli bir etken. İstanbul gibi büyük şehirlerde şarj istasyonu bulabilmek kolay. Fakat Türkiye’nin geneli için durum şimdilik pek böyle değil. Ayrıca evlerinde böyle bir mekanizmaya sahip olmayan kullanıcılar için anlık hareket etmek zor. Araçlarını planlayarak kullanmaları gerekebilir. 

Yalnızca Türkiye’de değil ABD’de de bekleme sürelerinin etkisiyle kullanım açısından olumsuz bir deneyim var. %100’e yakın şarj edebilmek için 20 – 30 dakika arası beklemek gerekebilir. Elbette dönüşümün başlangıç düzeyinde olması gelecekte de böyle olacağı anlamına gelmez.

Türkiye’de şu an 6 bin 58 adet şarj istasyonu var. Bir önceki yıl bu sayı 1719 ile sınırlıyken böyle bir artışın yaşanması kullanıcıları memnun eden bir nokta. Ayrıca sistem üzerinden kendinize yakın yeşil şarj istasyonu araştırması yapabilirsiniz. 

2. Geleneksel otomobillerden farklı olması

Geleneksel araçların elektrikli çeşitleri olarak piyasaya sürülen elektrikli otomobiller, kullanıcıların beklentisini şekillendirdi. Aslında saf yanmalı araçlardan büyük ölçüde ayrılan bir teknik söz konusu. Üretimi daha az karmaşık olan elektrikli modellerin, teknik açıdan daha gelişmiş olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca geleneksel otomobil anlayışına göre daha az bakım gerekir. 

Deneyim açısından sessiz, sakin ve konforlu bir yolculuk yapabilirsiniz. Elbette bu noktada alışık olduğunuz kullanıcı deneyimi farklı olabilir. Aracı çalıştırırken ve durdururken başlarda emin olamayabilirsiniz.

Ayrıca sessiz çalıştığı için dışarıdaki yayalar sizi fark etmeyebilir. En önemli nokta ise şarj sorunu. Tamamen elektrikli araç kullandığınız şarj istasyonlarına sürekli ihtiyaç duyarken plug-in hibrit ve hibrit araçlarda bu deneyim daha farklı.

3. Menzil konusunda endişelerin yaşanması

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre otomobiller yılda ortalama 13 bin 38 kilometre yol katediyor. 2021 yılına ait bu veri, bir otomobilin günde yaklaşık 35 km yol aldığını gösterir. Dolayısıyla elektrikli otomobil kullanıcıları menzil hesaplarken buna göre plan yapmakta zorlanabilir.

ABD verilerine göre ise günde yaklaşık 60 km yol kateden sürücüler, elektrikli araçlarını buna göre kullanmaya çalışır. 

Elektrikli araçlarda menzil konusunda yıldan yıla artan değişimler söz konusu. 2010 yılında 120 km menzili olan araçların günümüzde 350-400 km arası değişen menzili var. Dolayısıyla zamanla menzilin artması, kullanıcılar için pozitif bir gelişme olabilir.

Her ne kadar bu gelişmeler umut verse de şehirler arası yolculuk için endişeler gerçekçi gibi duruyor.

4. Hedeflenen gruba araçların ulaşması

Elektrikli araçlara gelen ilgi, özellikle yüksek gelir grubundan kişiler ve çevreciler tarafından oldu. Elektrikli araç fiyatları, yeni çıkan bir teknoloji olmasının etkisiyle geleneksel araçlara göre daha yüksek aralıklarda. Bu sebeple şirketler ulaşılabilir ücretlendirmeler ile giriş seviye araç modellerini üretme konusunda hedefler belirlemeye başladı. 

Düşük gelir grubuna araçların ulaşması ve onların bu teknolojiye ikna olması zaman alabilir. Bunda en büyük etken merak ve tutku için satın alımın yapılmaması. Bu hedef kitlesi daha mantıklı kararlar almak ve ihtiyaçlarını karşılamak için araç satın alır.

Dolayısıyla bu modellerin kullanışlı, uzun ömürlü ve şarj açısından ulaşılabilir olması önemli. Grafikteki düşüşün bu şekilde okunması konunun netleşmesini sağlayabilir.

5. Globalde ekonomik dalgalanmaların yaşanması

Pandemi sonrası dünya ekonomisinde büyük değişimler yaşanmaya başladı. Bu değişimlerin etkisi neredeyse her sektörde kendisini gösterdi. 2021 ve sonrası için yüksek faiz oranlarıyla tüketiciler EV’lere yönelmek yerine daha uygun fiyatlı olan geleneksel otomobillere yöneldi. 

EV’lerin yüksek fiyat aralıklarında seyretmesi, satın alımları olumsuz etkileyen bir durum oldu. Bu noktada özellikle Tesla gibi öncü şirketler, ekonomik dalgalanmalardan ve talebin azalmasından dolayı, fabrikalarını birçok noktada açmamaya karar verdi. 

6. Batarya üretiminin canlılar ve çevre açısından tehlikeli olması

Elektrikli araç kullanımı hakkında birçok çalışma çevreci ve karbon emisyonunun az olduğunu öne sürer. Fosil yakıtların tüketimi ile karşılaştırıldığında bu doğru bir çıkarım. Fakat farklı bir açıdan bakıldığında pil üretiminin çevreci ve insani yollarla gerçekleşmediği gözlemlenebilir. Düşük ücretlerle ve çocuk çalışanlar, Afrika’daki Kongo’da pilin önemli bir maddesi olan kobalt çıkarır.

Pillerin ve bataryaların yeniden şarj edilebilir olması çevreci olduğu anlamına gelmiyor. Geri dönüştürmenin de güç olduğu değerlendirildiğinde birçok çevreci bu araçlara karşı yeniden düşünmeye başladı. Yine de bir araç almak istediklerinde fosil yakıtlara göre bu araçların daha çevreci olduğunu söyleyebiliriz.

7. Yeniden satış değerinin belirsiz olması

Yeni çıkan ve gelişen bir teknoloji olan elektrikli araçları gelecekte ne gibi gelişmelerin beklediğini öngörmek güç olabilir. Özellikle bataryanın zaman içinde zayıflaması da önemli bir etken. Bu sebeple elektrikli araçlar için ikinci el piyasası belirsiz. 

Kullanıcılar bu otomobilleri aldıklarında değerlerinin nasıl değişeceğine dair endişe duyabilir. Bu durumun belirsizliğinin şirketler tarafından yapılan açıklamalarla azalması ile daha fazla talep artışı olacağı söylenebilir. Piyasanın tam olarak oturması ise zaman alabilir.

8. Sıcak ve soğuk iklimlerle uyumlu olmaması

Aşırı soğuk havanın olduğu iklimlerde elektrikli araçlarda akü performansı düşebilir. Bu sebeple menzil azalır ve şarj süreleri de yavaşlayabilir. Soğuk iklime sahip olan bölgelerde yaşayan kullanıcılar açısından olumsuz bir deneyim. Elektrikli araba satışlarını etkileyen önemli bir durumun sıcaklık olduğu söylenebilir.

Yüksek sıcaklıktaki bölgelerde ise yine pil ömrü ve performansı olumsuz etkilenebilir. Araçlarda pil sağlığının korunmasına yönelik gerek sıcak gerekse soğuk havalar için ısı yönetim sistemlerinin iyi bir şekilde tasarlanması önemli.

Elektrikli araçları gelecekte neler bekliyor?

Elektrikli otomobil satışlarının gelecekte tüm otomobillerde büyük bir pay alması bekleniyor. Yapılan araştırmalar benzin ve dizelle çalışan araçların gelecekte pek yerinin olmadığını gösteriyor. Bu noktada özellikle elektrikli araçlar model olarak artarsa ve daha uygun ücretlendirme politikaları izlerse her hedef kitlesinden kişiye ulaşabilir.

Ayrıca araçları benimsemek açısından belirli bir zaman dilimine de ihtiyaç var. Kullanıcıların tamamen bu tipteki araçlara yönlenmesinin ise 2040 yılını bulabileceği öngörülüyor. Menzil, sürüş alışkanlıkları ve yeşil şarj istasyonları gibi noktalarda sürdürülen AR-GE çalışmaları; elektrikli araçların gelecekte istenilen seviyeye ulaşacağını gösteren etkenler arasında.

Uzun yolda ya da şehir içi rahatlıkla sürüş deneyimi sunacak olan araçlar, çevre dostu politikaları da benimseyerek her kullanıcıya hitap edecek gibi duruyor. Elbette her teknolojide olduğu gibi başlarda yoğun talep ve sonrasında azalan bir talep gözlemlemek normal.

Elektrikli araç üreten firmalar

Elektrikli araçlar günümüzde sektör olarak merak edilen ve çalışmaların her kesimden takip edildiği bir noktada. Özellikle firmaların gerçekleştirdiği yenilikler ve değişimler, gelecek piyasaya yön verebilen nitelikte. Gerek kullanıcıların gerekse yatırımcıların ilgi odağı olan dünya çapında belli başlı firmalar var. Bu firmalardan şu şekilde bahsedebiliriz:

BYD

BYD, Çin pazarında yer alan elektrikli araç üretimi gerçekleştiren bir şirkettir. 2023’ün ilk çeyreğinde Tesla’nın önüne geçerek pazardaki payını %21,1’lik bir seviyeye ulaştırır. Çin ile ABD arasında tedarik süreçlerinde etkili olan firma, kendi bünyesinde yeni modeller geliştirmeye devam ediyor.

Tesla

2023’ün ilk çeyreğinde %16’lık pazar payı ile üst sıralarda konumlanan Tesla, EV sürücüleri tarafından en çok tercih edilen markalar arasında. Firmanın CEO’su olan Elon Musk’ın bilinirliği ve dünyanın en zengin insanı ilan edilmesiyle Tesla’ya ilgi sürüyor. Tesla Electric ise dünya çapında tedarik zincirini genişletmeyi hedefliyor. Bu sayede daha fazla insan elektrikli araçlara ulaşabilecek. 

Volkswagen

Volkswagen, Alman piyasasında tamamen elektrikli araçlar üretmeye karar veren ilk firma olmasıyla liderliği koruyor. EV pazarında ise %6,88’lik bir pazar payına sahip. Eski ve köklü bir otomobil şirketinin aldığı bu radikal kararın piyasada önemli bir etki yarattığını söyleyebiliriz

GEELY

GEELY, 2022 yılında elektrikli araç piyasasında faaliyetlerini artırarak %5,86’lık pay almayı başardı. İngiltere merkezli Lotus firmasına geçerek içeride önemli büyük değişimlere gitti. Özellikle Çin piyasasında BYD ile rekabeti devam ediyor.

General Motors

General Motors, 2023’ün ilk çeyreğinde %4,71’lik pazar payı ile EV piyasasında yerini alıyor. Firma özellikle Hummer EV ile dünya dışı bir elektrikli otomobil yapmak için teknolojik gelişmeler içerisinde. 2024 itibariyle ise elektrikli kamyonet olmak üzere birçok aracının elektrikli alternatiflerini üretmeye başlamayı hedefliyor.

Sonuç

Yazıyı ve paylaşılan verileri değerlendirirken aklınızda “Elektrikli araba alınır mı?” ya da “EV firmalarına yatırım yapılır mı?” gibi sorular oluşmuş olabilir. 

Bu noktada kesin bir yanıt veremeyiz. Fakat özellikle EV teknolojisini deneyimlemek istiyorsanız öncesinde test sürüşleri yapabilir, birçok açıdan araçları değerlendirebilirsiniz. Her ne kadar satışlarda azalma gözlemlense de bu durum sürekli olmayabilir.

Gelecekte tamamen elektrikli araçlara geçişin çevreci ve sürdürülebilir göründüğünü değerlendirmek önemli. Ülkeler ve firmaların bu noktada iş birliği içinde hareket edeceği de öngörülen noktalardan biri.

Her kesimden alıcının ulaşabileceği modeller ve uygun aralıklı elektrikli araç fiyatları olması için firmalar çalışıyor. Tek bir kesime satış yapmak onlar açısından da sürdürülebilir değil. Dolayısıyla bu talebin oluşması halinde gelecekte yollarda daha fazla EV göreceğiz. Elbette bunu takip eden yeşil şarj istasyonları ve EV’lerin tamir edilmesi için merkezler..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili İçerikler